Vebanın insanlara fareler aracılığıyla bulaştığı sanılsa da aslında fareler tarafından taşınan pireler ve pire ısırığına uğrayan canlılar tarafından bulaşmaktadır. Veba, genellikle küçük memelilerde ve pirelerde bulunan zoonotik bir bakteri olan Yersinia pestis bakterisinin sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır.
On dördüncü yüzyılda "Kara Ölüm" adıyla biliniyordu ve Avrupa'da 50 milyonun üzerinde ölüme yol açmıştı. Bunun dışında geçmişte ölü farelere temas edilmesi üzerine veba salgınının yayıldığı görülmektedir.
Vebaya yakalandıktan sonra 1-7 günlük bir kuluçka dönemi başlıyor. Ardından yüksek ateş, vücut ağrıları, yorgunluk, titreme, bulantı, nefes darlığı gibi semptomlar gözlenir. Ancak uygulanan tedaviler neticesinde veba artık sık görülen bir hastalık değildir.
Dünyada her yıl yalnızca birkaç bin kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Şimdilerde en çok rastlanan üç ülke Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Madagaskar ve Peru'dur.
Yaygın olarak 3 çeşit veba türü vardır. Bunlar: hıyarcıklı veba, pnömonik veba ve septisemik vebadır. En basit haliyle hıyarcıklı veba en çok rastlanan veba türüdür ve lenf düğümlerinin enfeksiyonudur. Pnömonik veba akciğer enfeksiyonu ve septisemik veba ise kan enfeksiyonudur.
Pnömonik veba bulaşıcı olduğundan dolayı hasta izole edilmeli ve gözlem altında tutulmalıdır. Yine temas ettiği her birey de veba testine tabi tutulmalıdır.
Vebaya yakalanıp yakalanmadığınızı ölçmek için tükürükten ya da lenf düğümünden sıvı örnek alınır. Alınan örnekler Y. pestis bakterisinin belirtilerini aramak için laboratuvara gönderilirler. Teşhis erken konulur ve tedaviye de erkenden başlanılırsa tedavi antibiyotik ile sağlanılabilir. Antibiyotiği ağızdan ya da direkt damardan almak mümkündür.
Veba hastalığının görüldüğü bölgede kişi kendini halsiz hissediyorsa en kısa sürede ilgili doktora başvurmalı ve bu sayede hastalığın beraberinde getireceği komplikasyonlardan kaçınmalıdır.