Merhaba sevgili okuyucularımız! Bugün, günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen dokunmatik telefon ekranlarının arkasındaki sihirli dünyayı keşfe çıkıyoruz. Hepimizin kullandığı bu sihirli cihazların ekranları, parmak izimizle nasıl iletişim kuruyor ve bize bu harika teknoloji deneyimini sunuyor? Hadi birlikte inceleyelim!
Bugün kullandığımız dokunmatik ekranlarda pek çok farklı yöntem kullanılabilmektedir. Bunlardan büyük olasılıkla aşina olduklarınız ise “Rezistif ve Kapasitif ekranlardır”. Rezistif ekranlara günlük hayatta ATM’lerde, mağazadaki ödeme noktalarında, bazı tıbbi cihazlarda ve belki de eski model telefon ve tabletlerde görmek mümkündür.
Bu ekranların çalışma prensibinde adından da anlaşılacağı üzere kuvvete karşı uygulanan direnç saklıdır. Temelde iki farklı katmandan ve bu iki katmanı birbirinden ayıran iletken bir tabakadan oluşan bu ekranlara basınç uyguladığınızda altta ve üstte bulunan bu iki katmanın birbirine temas etmesini sağlar ve elektrik akımında bir değişim meydana getirirsiniz. Böylece cihaz dokunulan noktanın koordinatlarından nerede işlem gerçekleştirilmesi gerektiğini algılamış olur.
Rezistif ekranlar bir yandan güvenilir ve dayanıklı olmakla birlikte diğer yandan da okunması zor durumlar oluşturabilir. Bu duruma güneşsiz bir günde ATM de işlem yapmanın güneşli bir güne kıyasla daha kolay olmasını örnek verebiliriz. Üstelik bu ekranlarda sadece tek bir noktaya dokunuşunuz algılanabilmektedir.
Peki günlük hayatta kullandığımız akıllı telefonlarda bu ekranlara mı sahip? Neyseki değil. Bu cihazlarda karşımıza kapasitif ekranlar çıkmaktadır ve aralarındaki en belirgin fark ise bu ekranlara kuvvet uygulamanıza gerek olmamasıdır. Çalışmaları için elektrik yükü taşıyan herhangi bir nesne ile temas etmeleri yeterlidir. Buradaki elektrik yükü ise siz oluyorsunuz. Cildiniz ekrana temas ettiği anda ekran ve cildiniz arasında ufak bir elektrik akımı oluşur ve devreyi tamamlarsınız. Bu sayede cihaz hangi noktada değişiklik olduğunu algılar ve komut verir.
Aslında şimdi kışın eldiven giydiğimizde ekranların neden çalışmadığını daha iyi anlamış olduk. Eldivenlerinizin yalıtkan yapısı siz ve ekran arasındaki elektrik geçişini önler ve bu yüzden işlem yapamazsınız. Bunun gibi ekranın suyla temas etmesi ise elektrik yükünün bir kısmının suya aktarılmasına ve bundan dolayı cihazın sizin parmağınızın konumunu tespit etmesinin zorlaşmasına yol açar.
Dediğimiz gibi en yaygınları bunlar olsa da kullanım alanlarına göre çok daha çeşitli ekranlarla karşılaşabilmekteyiz. Kızılötesi, yüzey akustik dalgalı ve yakın alan görüntüleme ekranları bunlardan da bazılarıdır.