İlk omurgalılar karaya adım attığında kulaklarının nasıl şekillenmeye başladığını hiç düşündünüz mü? Milyonlarca yıl içinde çevremizi algılama biçimimizi kökten değiştiren bu karmaşık ve benzersiz kulak yapıları nasıl ortaya çıktı?
Yapılan son araştırmalar memelilerde bulunan dış kulak yapısının balıklar ve diğer deniz omurgalılarının solungaçlarıyla ortak bir evrimsel kökene sahip olduğunu ve kıkırdak dokuları arasında belirgin bir bağlantı taşıdığını gösterdi. Kulağın evrimsel süreci, doğrudan bir dönüşüm şeklinde gerçekleşmedi.
Erken omurgalıların karaya çıktığında solungaç işlevlerinin azalması ile bu yapılardan sorumlu genler, yeni morfolojik oluşumların temelini attı. Aynı genetik mekanizmalar, ekolokasyon yeteneği geliştiren yarasaların kulaklarında ve devasa fil kulaklarında da devreye girerek farklı ekolojik ihtiyaçlara uygun yeni oluşumlara neden oldular.
Çalışmada, insan dış kulağındaki gen işlevlerinin denek balığının solungaçlarında görev yapan genlerle büyük ölçüde benzerlik gösterdiği tespit edildi. Dış kulaktaki kıkırdak gelişiminde kritik rol oynayan temel genetik materyalleri belirleyerek bunları balık solungaçlarındaki karşılıklarıyla kıyasladılar.
Elde edilen bulgular, her iki yapının da aynı evrimsel kökenden türediğini güçlü biçimde destekleyerek bu benzerliğin yalnızca yüzeysel bir paralellik olmadığını ortaya koydu. Araştırmacılar, genlerin belirli bir işlevle doğrudan ilişkili olmadan farklı organlarda da bulunabileceği gerçeğini göz önüne alarak bu benzerliği hemen kesin bir evrimsel bağlantı olarak yorumlamadılar.