Ölüler, geçmişten geleceğe nasıl bozulmadan gelebilir hiç düşündünüz mü?
Mumyalama kimyası, antik dünyada yıllar boyunca gelişmiş ve evrim geçirmiştir. Bu kimyanın sırrı Antik Mısır’a dayanmaktadır. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem verirlerdi. Peki bunu nasıl yapıyorlardı?
İtalya'nın Torino kentindeki Mısır Müzesi'nde bulunan Antik Mısır döneminden kalma bir mumya üzerinde araştırmalar yapıldı ve bu araştırmanın sonucunda mumyalamada kullanılan balsam formülü bulundu. Balsam, bu tekniğin önemli bir kısmını oluşturuyordu.
Balsamın özünde; bitki yağı (susam), balsam türü bir bitki veya kök özü (hasır otu), akasya olabilecek bir bitkiden alınmış doğal şeker (zamk), kritik öneme sahip olan kozalaklı bir ağaçtan alınmış reçine (çam) bulunmaktadır. Bütün bu malzemeler yağın içinde karıştırıldığında reçine içerisinde anti-bakteriyel özellik oluşmaktadır ve bu özelliğiyle de bedenin çürümesini engellemektedir.
Şimdi ise bozulmasını engelleyen diğer faktörleri yakından inceleyelim. Bedenin çürümesini engelleyen önemli faktörlerin başında, iç organların cesetten çıkarılması ve vücudun çeşitli baharatlar ve palmiye şarabıyla yıkanması gelmektedir. Daha sonra natron (sulu sodyum karbonat) kullanılarak, vücudun ve derinin sudan arınmasını sağlanır.
İç organlar da sudan iyice arındırıldıktan sonra ya kapların içinde saklanır ya da gövdenin içine yerleştirilir. Mumya için yapılan bu aşamalar ilk aşamadır ve yaklaşık 40 gün sürmektedir. Su, cesetten tam olarak uzaklaştırıldığında ise mumya keten kumaşlar yardımıyla sarılır ve reçineyle kaplanarak nemli havayla temas etmesinin önüne geçilir.
Böylelikle mikroorganizmaların ölüyü çürütmesi engellenmiş olur. Mumyaların bozulmadan kalmalarının temel sebebi de işte tam olarak budur. İçlerinde bulundukları ortamın, çürümeyi tetikleyen mikroorganizmaların yaşamına izin vermeyecek bir hale getirerek bu yapının bozulmadan kalmasını sağlamaktır.