Soluduğumuz havanın çoğunun aslında azot (nitrojen) olduğunu biliyor muydunuz? Evet, doğru okudunuz. Atmosferdeki havanın %78’i azotun kendisidir. Bir ametaldir ve periyodik tabloda 5A grubunda bulabiliriz.
Oda koşullarında inert bir gaz olması sebebiyle pek çok koşulda tepkimeye girmez. Bu sayede her alanda katı ve sıvı formda güvenle kullanılmaya elverişlidir. Hatta doğada “azot döngüsü” olarak da karşımıza çıkar. Bu döngüde serbest azot (N2) canlılar tarafından kullanılamaz. Bitkilerin nitrat tuzlarını (NO3-) oluşturması, saprofitlerin nitrit (NO2-) elde etmesi ve aralarında yapılan alışveriş azot döngüsünün (nitrifikasyon) birer parçasıdır.
-195,79°C sıcaklıkta gaz hâlden sıvı hâle dönüşerek endüstriyel olarak yüksek basınçlı tanklarda depolanır ve ulaşımı sağlanır. Bu kadar düşük sıcaklıkta sıvılaştırıldığı hâlde neden sıvı nitrojen kullanmaya ihtiyaç duyuyoruz?
Çok yüksek hızların yapıldığı yarışlarda, araba ve motorların lastikleri için gereklidir. Yüksek sürtünmeye maruz kalan lastikler giderek ısınır ve kazalara yol açabilir. Bu durumun önüne geçmek için lastiklere soğutucu özelliğe sahip nitrojen basılır.
Sıvı nitrojen, 1990 yılından itibaren gastronomi alanında karşımıza çıkmakta. Çok soğuk hâlde bulunduğu için özellikle meyve ve sebzelerin anında soğuk hâle gelmesini sağlayarak canlılıklarını geri kazanmasında rol oynar.
Genetik biliminde, sperm ve yumurtanın güvenli şekilde tüplerde dondurulmasında, hücrelerin üreme özelliğinin korunmasında ve hatta gelecekte yeniden kullanmak üzere saklanmasında kullanılır.