Bu yazımızda daha önce zararlarını ele aldığımız serbest radikallerin faydalarından bahsedeceğim. Evet, “faydalarından”. Serbest radikallerin, vücudumuzda DNA, RNA ve protein gibi moleküllere bağlanarak yapılarını bozmasıyla birlikte bazı hastalıklara sebebiyet vermesinin yanı sıra faydaları da bulunmaktadır.
Araştırmalarda serbest radikallerin düşük dozlarda vücudumuzda immün fonksiyonlarında, detoks reaksiyonlarında ve hücre içi haberleşme gibi olaylarda uyarımlara neden olduğu keşfedilmiştir.
Mitokondride ATP üretimi esnasında elektron transferinde özellikle oksijen merkezli serbest radikaller rol oynamaktadır ve bunlara “reaktif oksijen metaboliti” denilmektedir. Bu metabolitler, vücudumuza toksitlere karşı geniş bir savunma mekanizması sağlamaktadır.
Özellikle sitokrom P-450 enzimleri, reaktif oksijen metabolitlerin önemli bir kaynağıdır. Endojen substratları metabolize eden P-450 enzimleri cinsiyet hormonları, kolesterol, glikokortikoidler, mineralkortikoidler ve D vitamini aktif formlarının üretiminde fizyolojik fonksiyona sahiptir.
Önemli husus serbest radikallerin vücut içerisindeki dozajıdır. Dozaj az ise faydalı olmaktadır. Ancak, miktarında artış ve mitokondride transfer elektronların sızıntısı olursa bazı olumsuz durumlara neden olmaktadır.
Düşük yoğunlukta serbest radikaller, fagositoz vasıtasıyla enfeksiyonlara karşı savunma, sitotoksik lenfositler ve makrofajlar tarafından kanser hücrelerini öldürme, büyüme faktörleri sinyallerinin aktivasyonu ve hücrede çözünerek gen transkripsiyonunu sağlama gibi etkilere sahiptir.
Altıner, A., Atalay, H., & Bilal, T. (2018). Serbest radikaller ve stres ile ilişkisi. Balıkesir Sağlık Bilimleri Dergisi, 7(1), 51-55. doi: 10.5505/bsbd.2018.38243.
Karabulut H, Gülay MŞ. (2016). Serbest Radikaller. MAKÜ Sag. Bil. Enst. Derg. 4(1):50-59.
Karakan, M., & Nazlıkul, H. (2017). Oksidatif stres ve serbest radikallerin vücut üzerindeki etkisi. Bilimsel Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon ve Nöralterapi Dergisi, 11(2), 7-11.